Nadir Bey, bize kendinizden ve Karaköy Güllüoğlu’ndan biraz bahsedebilir misiniz?
– Ben Nadir Güllü. Karaköy Güllüoğlu yönetim kurulu başkanıyım. Ama her şeyden önce bir baklava ustasıyım çünkü herkes patron olur ama herkes usta olamaz. Çünkü benim prensibim; işi eliyle yapana işçi derler, kafasını vurana usta derler, yüreğini ve ruhunu koyana sanatkâr derler. Biz sanatkâr ruhlu ustalarız. Bu meslekte 5.kuşağım. Dedemin dedesinden geliyor. Babam Hacı Mustafa Güllü Gaziantep’ten İstanbul Karaköy’e geliyor. 70 yıla yakın Karaköy’deyiz. Başka bir şubemiz yoktur. Markamız da Galata Kulesi Karaköy ve Nadir Güllü ’dür. Çünkü biz tatlıcı değil, baklavacıyız.
Bildiğimiz kadarıyla bu tip eski zanaata yönelik eski mesleklerde ‘’el alma’’ geleneği vardır. Sizin ailenizde de bu devam ediyor. Siz üretimde de varsınız değil mi?
-Tabii ki. Başında durmadığın iş senin değildir. Kontrol edilemeyen güç, güç değildir. Biz hem ustayız hem de patronuz. Kardeşim Ömer Güllü ve çocuklarımla beraber işin başındayız, çalışıyoruz. İşçinin ensesi, patronun nefesini hissedecek. Biz de her zaman terbiye, efendilik ve zanaate olan saygı her zaman ön plandadır. Bizler 17-18 yaşında işe alınır, eğitilir ve Karaköy Güllüoğlu ailesine girmiş olur. Buranın ahlakıyla yetişir. Dışarıdan eleman almayız.
Yurtdışında çok fazlaca sizi görmekteyiz. Hatta birçok devlet büyüğümüzden fazla kez sizi görüyoruz. Ülkemizi en iyi tanıtan simalardan bir tanesisiniz. Peki! Karaköy Güllüoğlu’nun en büyük farkı nedir?
– Öncelikle biz yöresinde, mevsiminde ham madde alıyoruz. Biz ürünlerimizi Güneydoğu Anadolu bölgesi; Gaziantep, Oğuzeli ve Barak bölgesinden fıstığı alıyoruz. Yağı ise Güneydoğu Anadolu bölgesi; Urfa, Harran, Sivedek ve Şeyhanlı bölgesinden alıyoruz. Ayrıca işi bilen ehli ustalar, işin patronu işin ustası olacak. Bizim firmamızda kafeterya ürünleri yoktur, gazlı içecekler bulunmaz. 20 çeşit Osmanlı Saray tatlısı vardır. Su böreklerimiz vardır. İçecek olarak ise ev yapımı limonata, demleme çay, Osmanlı şerbeti vardır. Biz gelenekselliği yaşatmaya çalışıyoruz. Bunun için Türkiye’de ilk ve tek Turizm Bakanlığına bağlı Karaköy Güllüoğlu’dur.
Gelenekselliği bu kadar yaşatırken, çağdaş bilimi de yakından takip ettiğinizi biliyoruz. Özellikle mevsimde tedarik ettiğiniz bütün ürünleri kullanmadan önce çok sıkı bir denetimden geçirtiyorsunuz. Örneğin yağı alıyorsunuz belli aşamalardan geçirtiyorsunuz. Bu süreç nasıl ilerliyor? Kısaca bahseder misiniz?
– Biz de önemli kritik kontrol noktalar var. Tarladan çatala kadar bizim meslek dikkat ister, emek ister, itina ister, sevgi ister. Fıstığı kabuklu alıyoruz. Sonra onu kırdırıp haftalık getirtiyoruz. Bizim bu konuda 3 tane mühendisimiz var, Ar-ge bölümümüz, laboratuvarımız ve doktorlarımız var. Ben, torunlarım ve çocuklarım ne yiyorsak müşterilerimize de aynı ürünleri veriyoruz. Biz işimizi hissederek yapmaktayız. Geleneksellikle bilimselliği birleştiriyoruz. Oklavalarımızı bile Antep’te özel yaptırtıp getirtiyoruz.
Baklavanın en çok tüketildiği zamanlardayız. Bayram öncesi tüketiciler ne gibi sıkıntılarla karşılaşıyorlar? Bunları aşmak için neler yapmak lazım?
– Dediğim gibi tatlıyla baklavayı ayırt etmek gerekiyor. Baklavaları serin ve kuru yerde saklamak gerekiyor ve en geç 1-2 gün içerisinde tüketilecek. Müşterilerimiz çok ürün alacaklarına az alsınlar ama sık alsınlar.
Siz bize en iyi baklavada olması gerekenleri bizlere en iyi şekilde anlattınız. Biz de en iyi şekilde anladık. Peki! o iyi baklava nasıl yenmeli? Onu bize bir anlatabilir misiniz?
– Öncelikle çatalı orta kısma değil, baklavanın 1/3 lük kısmına batıracaksınız. Peki! Neden? Isırdığınız zaman kalsın diye. Baklavayı ısırdıktan sonra 5 saniye nefes alacaksınız ve baklavayı hissedeceksiniz. Lezzet üretmek ciddi emek ister. Kalitenin önceden ödenen bir bedeli vardır. Baklava tabağında baklavanın şerbeti akmayacak. Fındık, fıstık ve ceviz oranına mutlaka baksınlar.
Yurtdışında bilinirliğiniz oldukça fazla ve Brezilya’dan Kamboçya’ya kadar baklava gönderiyorsunuz. Özellikle kralların baklavacısı olarak biliniyorsunuz.
– Özellikle krallar özel jetlerini gönderiyorlar. Düğünlere, nişanlara ya da çeşitli organizasyonlar için talep ediyorlar. Biz de onlara o şekilde ürünlerimizi gönderiyoruz.
Peki! Yurtdışında bir şube açmayı düşünüyor musunuz?
– Hayır. Peki! Neden? Biz günde ortalama 2bin -3bin müşteri bizi ziyaret ediyor. Bunların yarısı yabancı. Biz elde ettiğimiz geliri Urfa, Antep, Maraş, Adıyaman, Tokat ve Reşadiye yaylasından hammadde alımına yatırıyoruz. Biz yerinde ihracat yapan bir firmayız.
Karaköy Güllüoğlu İstanbul’un en ünlü simgelerinden bir tanesi. Siz de burayı kuşaklardır devam ettiriyorsunuz. Daha önceki sohbetimizden aklımda kalan bir söz var: ‘’Benim dededen toruna müşterim, dededen toruna çalışanım ve dededen toruna devam eden bir işim var’’ diye. Bu herkese nasip olamayacak bir durum. Nasıl hissediyorsunuz?
– Babam bana el verirken: ‘’Oğlum biz ecdattan aldığımız bu zanaatı yaşatmak durumundayız’’ derdi. Biz dedemizden bereketin ne demek olduğunu öğrendik. Bereket azdadır. Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. Müşterimiz bize ‘’eline sağlık ustam’’ dediğinde bizim için en büyük mutluluk odur.
Nadir Bey peki Karaköy Güllüoğlu’nu bu kadar iyi tanıtırken prensipleriniz var mı? Ya da bütün bunları nasıl başardınız?
– Mesleğinize saygı duymak çok önemli. Saygı duymuyorsanız o işi yapmayın! Kariyerinize göre yaşamak değil, yaşamanıza göre kariyer yapacaksınız. Yaşamak sevgiyle başlar. Sadakat olacak. Kimsenin bir başkasının işinde gözü olmayacak. Sadece kendi işinize odaklanacaksınız. Samimi ve sözünün eri olacaksınız. Disiplin olacak, disiplinin olmadığı yerde başarı olmaz. Ve her zaman güler yüzlü olacaksınız.
Ahmet kerem kaynar
Comments